|
BİRAZ GÜLELİM
Kayserili
Oğlu, Kayseriliden para istedi:
- "Baba 500 bin lira verir misin?" Kayserili :
- "400 bin mi? Naapcan lan 300 bini. 200 bin neyine yetmiyor. Al sana 100
bin yeter." der ve çıkartıp 50 bin lira verir.
Bunun üzerine oğlu pişkin pişkin güler:
- "Baba bana zaten 50 bin lira lazımdı." Kayserili :
- "Bak kerataya, sahte para vermesem kazıklayacaktı beni.."
Bayburtlu
Bayburtlu ekinini kurutuyormuş
-Allah'ım, ne olursun ekinim kurumadan yağmurunu yağdırma demiş.Ekini
kurudu kuruyacak, akşam üzeri, son yarım saatte yağmur yağmış,çürümüş tüm
ekin. Sabah olmuş, ahıra gitmiş. Bir de bakmış ki eşeği de ölmüş. Zaman
geçmiş, Ramazan ayı gelmiş. İlk gün niyetlenmiş Bayburtlu. İftara yarım
saat kala bir sigara çıkartıp yakmış. İlk nefesini şöyle bir güzelce
çekmiş ve gökyüzüne bakarak üflemiş.
-Nasıl, illet oluyorsun şimdi değil mi? demiş ve eklemiş;
-Eşeği de kurbana saymazsam ne olayım!
Bilim Adamı
Karadenizliler, bir konferans düzenlerler. Bu konferansa konuşmacı olarak
ünlü bir Amerikalı bilim adamı da davet edilir. Amerikalı konuk, bir hafta
erken gelir, hem tatil yapar hem de Türkleri yakından tanıma fırsatı
bulur.
Karadenizliler ile Amerikalı bilim adamı hemen her konuda anlaşırlar, uyum
içinde konferans biter.
Ayrılık günü gelir, Karadenizlileri alır bir düşünce. Biz bu değerli bilim
adamına ne alalım? Aralarında toplanırlar, başkan konunun önemini
vurgulamak için der ki:
`Biz bu Türk dostu, değerli bilim adamına nasıl bir hediye alalım ki bizi
unutmasın? Hem kullanışlı bir şey olsun, hem her eline aldığında bizi
hatırlasın?`
Salonda kısa bir sessizlik olur, arka sıralardan
Temel elini kaldırır: `Sünnet ettirelim!...!
Son Arzu
Gardiyan ile idama mahkum bir tutuklu konuşuyorlardı. Gardiyan :
- Bunca ay dost geçindik seninle, dedi. Sen de giderayak bir iyilik yap
bana.
- Ne gibi?
- İdam sehpasının yanına gelince savcı sana son arzun nedir diye soracak.
Sen de beni gösterip, sesini de yükselterek şu gardiyanın aylığının
arttırılmasını istiyorum dersin...
Kafayı Yiyecek
Adam devamlı gittiği barda aylardır her zaman tek başına oturan nefis
kadını farketmiş, ikinci haftada teklifini yapmış..
"Yok hayır!.." demiş kadın nazikçe, "Biliyorum bu yüzyılda çok ender bir
şey.. Ama gerçekten sevebileceğim bir erkek karşıma çıkana kadar
bekaretimi muhafaza edeceğim.."
"Bu devirde imkânsız!" diye cevap vermiş adam..
"Vallahi ben bu duruma fazla takmıyorum.." demiş kadın,
"Ama kocam gerçekten kafayı yiyecek!.."
Bilmiyordum?
Coca Cola'nın pazarlama temsilcilerinden biri Ortadoğu'daki görevinden
büyük bir hayal kırıklığıyla dönmüş.. Bir arkadaşı ona sormuş:
"Sence Araplar üzerinde niye başarılı olamadınız?"
"Beni Ortadoğu'ya ilk gönderdiklerinde kendime çok güveniyordum, bir tek
sorun vardı o da arapça bilmememdi.. O yüzden onlara vermek istediğim
mesajı yanyana 3 poster halinde düzenledim..
1. posterde kızgın bir çölde kumların üstünde sürünen, susuzluktan
kavrulmuş bir adam...
2. posterde adam yerde bulduğu Coca Cola alıp içiyor..
3. posterde ise adam diriliyor ayağa kalkıyor ve capcanlı oluveriyor.."
"Eee bu harika bir reklam, niye işe yaramadı?"
"Arapların sağdan sola doğru okuduklarını bilmiyodum ki?!"
Kaynana
Hoca'nın kaynanası çamaşır yıkarken ırmağa düşmüş, sulara kapılıp yitip
gitmiş. Kasaba halkı toplanıp aramaya koyulmuşlar kadıncağızı. Hoca da
aramakta, ama herkes gibi ırmağın aktığı yöne değil de geldiği yöne doğru
giderek...
Görenlerden biri şaşırmış bu işe ve seslenmiş Hoca'ya :
- Hocam sen ters yöne gidiyorsun!
Başını adamdan yöne çeviren Hoca şu karşılığı vermiş :
- Sen benim kaynanamı tanımazsın birader. Dünyanın en ters kadınıydı o.
Mutlaka cesedi de ters yöne gitmiştir.
|
|