Sık kullanılanlara ekle
  
   HABERLER
   POLİTİKA KAZANI
   RESMİ TELEFONLAR
  BİRAZ GÜLELİM
  İLETİŞİM
   
   
   
      LİNKLER
     Bergama
 
  
 

 

 

KÖTÜ KADER DÜZMECESİ

Bahattin Bayındır.


Şemsiyesini almadan sokağa çıkmamayı alışkanlık haline getiren biri, şemsiyesini unuttuğu ilk gün sırılsıklam ıslanırsa, bunun adı; şanssızlık olur, kader olur kimi zaman, tedbirsizlik ya da rastlantı filan olur…
Kucak kucak para kazananları görüp varını yoğunu borsaya yatıran biri iflas ederse ne denir? Aptalın biriydi zaten denir, nasipsizlik denir, iş bilmezin biridir denir, haram kazanmıştı denir, filan…
Tüm bu ve buna benzer olagelmiş, yerine göre adı konmuş olumsuzlukları ya yaşamış ya da çevremizde örneklerine sık sık tanık olmuşuzdur. Peki böyle olumsuzlukların bir cansız varlığın başına geldiğini düşünebiliyor musunuz? Hadi geldi diyelim, adını ne koyacağız? Şanssız kaya, kadersiz kapı, beyinsiz demir, tedbirsiz yonga diyebilir miyiz sizce?.. diyemeyiz gibi duruyor ilk bakışta ama; siz Bergamalıysanız, bilirsiniz ve pat diye, İzmir Caddesi'ni örnek gösterirsiniz:
"Şu İzmir Caddesi, amma da şanssız bir Caddeymiş ha.." diye elinizi savurup caddenin başına gelenleri anımsamaya çalışırsınız:
"Karnın yardım kazmayınan, belinen," diye başlar Aşık Veysel 'i fötr şapkası, bastonu ve bağlamasıyla birlikte anımsadıktan sonra , İzmir Caddesi'nin karnını yılda kaç kez yarıldığını düşünürsünüz.
"Be kardeşim" dersiniz sonra. "Bu ne iştir?.. Beş yılda bir seçtiğimiz Belediye Başkanı kim olursa olsun, ilk işi İzmir Caddesi2 yarmak oluyor. Bir yardı, TELEKOM hattı gömeceklerini söylediler, ikincisinde, TEDAŞ dediler. Üçüncüsü su yollarıymış, dördüncüsü kanalizasyon…. Peki bir cadde, onbeş yılda otuz kez yarılıyorsa adı ne olur?... Şanssız cadde mi olur, akılsız cadde mi olur, kucak kucak para akıtıldığı için hırsız, uğursuz, hayırsız, vefasız, nankör, dinsiz- imansız cadde mi olur yoksa?.." dersiniz de dersiniz velhasıl. Dedikleriniz yetmez, öfkenizden delirirsiniz de belki. Sonra oturursunuz yaya kaldırımının ucuna, elinizi caddeye doğru uzatıp:
"Ulan İzmir Caddesi," diye bağırırsınız. "Sende hiç utanma arlanma yok mu? Nedir senden çektiği bu milletin!.. hadi karaciğer, yürek, böbrek gibi hayati öneme haiz organlarınla ilgili geçirdiğin operasyonlar neyse ya, bir de karın yağların, selülitlerin, basenlerinle mi uğraşacağız? Sen ne şanssız, ne kadersiz, kademsiz, uğursuz, düztaban bir caddeymişsin be!..."
Hadi eliniz değmişken, Bergama -İzmir, Bergama- Dikili, Bergama- Kınık, Bergama- Soma yollarını anımsar, kızgınlığınızı çığlığa dönüştürürsünüz ve bağırmaya başalrsınız gene:
"Hey koca yol!.. Oluk oluk para akıttığımız, emek ve zaman harcadığımız nankör; CENABET!.. Başka işimiz yok da senin makyajınla mı uğraşacağız? Topu topu birkaç ay önce yeniden yaratıldığın halde ne çabuk cilt kanserine yakalandın? Her birkaç ayda bir kez yaptığımız doku nakilleri de boşa gidiyor. Ölsen de kurtulsak bari. Atalarımız dedelerimiz gibi at binsek dağları aşsak, daha az üzüntü çekeriz belki. Olmaz olası koca yol…" Söylenirsiniz de söylersiniz yine.
Ama söylenecek son söz şu olmalı bizce:
Yetsin artık!..Bu ülkenin, toprağın altına gömecek kadar parası kalmadı. Memur aç, işçi perişan, gençler işsiz.. Genelde ülke, özelde Bergama "Yağma Hasan'ın Böreği"ni de geçti. Yeter!.

ismetbaytak@hotmail.com

ismetbaytak@kuzeyege.net

bergamaturkey@yahoo.com

kuzeyege@yaoo.com

 

 

 


1