TBMM Genel Kurulu gundemini 10 gun surecek butce maratonu kaplayinca, Meclis calismalarindaki agirlik ihtisas komisyonlarina kaydi.
Bu cercevede Anayasa Komisyonu bugun toplanarak, Radyo ve Televizyonlarin Kurulus ve Yayinlari Hakkindaki Yasa'da degisiklik ongoren tasarinin muzakerelerini surdurecek.
Erkegede zina hapisi
Adalet Komisyonu da bugun zina yapan erkek ile kadin arasindaki esitsizligi kaldiran tasariyi ele alacak. Tasari, Anayasa Mahkemesi'nin iptal karari dogrultusunda, kadinlarda oldugu gibi, zina yapan erkekler hakkinda da 6 aydan 3 yila kadar hapis cezasina hukmolunabilmesine olanak taniyor. Evli bir kadin veya erkekle evli oldugunu bile bile zina yapan bekar kimse de ayni cezaya carptirilacak.
TSKDAN AYRILMALARA ONLEM
Milli Savunma Komisyonu ise persembe gunu toplanarak, savasi gerektirebilecek bir durumun basgosterdigi gerginlik ve buhran donemlerinde ihtiyac duyulan arac, mal ve hizmetlere iliskin kamu kurum ve kuruluslarina ait imkanlarin, Genelkurmay Baskanligi'nin talebi uzerine TSK kontrolune verilmesiyle ilgili yasa tasarisini gorusecek. TSK Personel Yasasi'nda degisiklik ongoren tasarida da, TSK'dan ayrilmalari onlemek amaciyla yurtdisina surekli goreve atanan subay ve astsubaylar icin, yurtdisinda kaldiklari sure kadar ek hizmet yukumlulugu getiriliyor.
Zina yapan erken ve kadinin, ayni oranda cezalandirilmasini
ongoren tasari, TBMM Adalet Komisyonu'nda kabul edildi. Buna gore zina
yapan kadin ile erkege, 6 aydan 2 yila kadar hapis cezasi verilmesini
benimsendi.
Hurriyet'in yeniden kamuoyu gundemine getirdigi 'Zina
suc olmaktan cikarilsin' tartismasinin yankilari surerken, zina yapan
erken ve kadinin, ayni oranda cezalandirilmasini ongoren tasari, TBMM Adalet
Komisyonu'nda kabul edildi. Buna gore daha once 6 aydan 3 yila kadar uygulanan
zina cezasi, erkekleri de ayni sekilde kapsayinca, cezanin ust siniri 2
yila indirildi. TBMM Adalet Komisyonu, dun zina yapan kadin ve erkegin
ayni sekilde cezalandirilmasina iliskin hukumet tasarisini ele aldi. Tasari,
zina yapan kadin ve erkege, '6 aydan 3 yila kadar hapis cezasi' verilmesini
ongoruyordu. Ancak bazi milletvekilleri, bu cezayi cok buldugu icin, gecen
hafta alt komisyon olusturulmustu. Alt komisyon da, cezanin ust sinirinin
2 yila indirilmesini kararlastirdi. Dunku toplantida komisyon uyeleri,
alt komisyon raporu dogrultusunda karar verdi. Buna gore zina yapan kadin
ile erkege, 6 aydan 2 yila kadar hapis cezasi verilmesini benimsedi.
Tasarinin, Genel Kurul'da oncelikle gorusulmesi de istendi. Bu arada, TCK'nin
440'inci maddesi, kadinin zina sucunu islemesi icin bir defalik cinsel
iliskiyi yeterli buluyor. TCK'nin 441'inci maddesi ise erkegin zina sucunu
islemesini belli kosullarin gerceklesmesine bagliyor. Anayasa Mahkemesi,
'Esitlik ilkesine aykiri' oldugu gerekcesiyle 441'inci maddeyi iptal
etti. Yeni duzenleme icin taninan sure ise 27 Aralik'ta doluyor. Bu tarihe
kadar yeni bir duzenleme yapilmazsa, erkegin zina yuzunden cezalandirilmasi
mumkun olamayacak. Ote yandan kadinlar, nafaka artirimi icin eski eslerinin
ikamet ettigi ilde dava acma zorunlulugundan kurtuluyor. Kadin ve Aileden
Sorumlu Devlet Bakanligi'nin hazirladigi yasa tasarisi, her yil acilmasi
gereken nafaka artirimi davalarinin, davacinin ikamet ettigi ilde acilabilmesini
ongoruyor.
DSP'li Aytekin:Tecavuzculer asilsin dedim
Meclis kulisinde ''Zina yapanlar kim olursa olsun idam edilsin'' diyen DSP Tekirdag Milletvekili Fevzi Aytekin, dun yazili bir aciklama yaparak sozlerinin carpitildigini iddia etti. Aytekin zina yapanlarin degil 'tecavuzcu psikopatlar'in idam edilmesini savundugunu one surdu. Aytekin, ''Ben 'kucuk cocuklar ve hatta 3 veya 5 yasindaki bir kiz cocuguna tecavuz eden psikopatlar idam edilsin' dedim'' diye konustu.
Hurriyet'in masaya yatirdigi zina tartismasi, DSP Tekirdag Milletvekili Fevzi Aytekin'in, ''Zina yapan idam edilsin'' cikisiyla tirmandi. Milletvekilleri Aytekin'e, ''Bu cagdisi bir anlayistir, kiniyoruz'' tepkisini gosterdi. Milletvekillerinin degerlendirmeleri ozetle soyle:
Ali Iliksoy (DSP Grup Baskanvekili):
Sahsi goruslerimi ifade ediyorum. Zina, Turk Ceza Kanunu'nda sikayete bagli ve sahsi bir suc olarak goruluyor. Bir kamu davasinda, sikâyetten vazgecilirse dava dusmez. Ancak zina olayinda, sikâyetci olan davadan vazgecerse, dava duser. Zina karsisinda toplumumuz hosgorulu degil. Bunu gormeliyiz. Aslinda zinanin bosanma ve tazminat gerekcesi olarak gorulmesi gerekir. Zina icin idam cezasi verilmesi gorusune katilmak mumkun degil. Bu secenek, islam seriat hukukunda vardir. Cagdas hukukta cezalar, islaha ve topluma kazandirmaya yonelik olmalidir.
Gencay Gurun (DTP Izmir Milletvekili):
28 Aralik'tan itibaren soz konusu ceza hukmu de ortadan kalkacagindan, varolan esitsizlik erkek lehine daha da bozulacaktir. Meclis'teki tasarinin cikarilmasindan daha onemlisi, zinanin suc olmaktan tamamen cikartilmasidir. Bati ulkelerinin hicbirinde boyle bir uygulama yoktur. Zina, tazminat ya da bosanma sebebi olabilir. Zina yapan insani, devlet eliyle hapse atmak Ortacag zihniyetidir.
Oya Arasli (CHP Grup Baskanvekili):
Zina ile ilgili tasariya destek vermek veya vermemek konusunda herhangi bir beyanim olmamistir. Bu konudaki sozlerimin yanlis anlasildigini saniyorum. Zina konusunda kadin ve erkege esit hukuki statu getirilmesini savunuyorum. Cunku bu Anayasamizdaki esitlik ilkesinin bir geregidir. Anayasa Mahkemesi'nin vermis oldugu karar da, bu konuda esitlikli bir duzenlemeyi zorunlu kilmaktadir.
Ayseli Goksoy (DTP Manisa Milletvekili):
Eger zina suc olarak kalacaksa mevcut tasariyi destekliyorum. Bu hem erkek, hem de kadin icin esit uygulanmalidir. Ancak genelde zina icin ozellikle hapis cezasi verilmesini dogru bulmuyorum. Zina sadece eslerden biri tarafindan bosanma veya tazminat sebebi sayilabilmeli. Zinaya idam cezasi istemek ise caga uygun olmayan sacma bir oneri.
MUFTUDEN DESTEK
Ankara Muftusu Necati Tayyar Tas, zinada kadin-erkek ayrimi olmadigini vurgulayarak, erkege de hapis cezasi ongoren yasa tasarisinin alt komisyona havalesine tepki gosteren kadinlara destek verdi. Tas, bazi milletvekillerinin 'Zina suc olmaktan cikarilsin' onerisine de ''O zaman mesrulastirmis oluruz'' diyerek karsi cikti. Tas Hurriyet'e yaptigi aciklamada zinanin buyuk gunahlardan oldugunu hatirlatti. Zinanin gecmiste 'Hukumetleri, devletleri hatta imparatorluklari yikan bir canavar' olduguna isaret eden Tas, hicbir 'akli selim'in tavsiye ve tasvip etmeyecegini savundu. Tas, ''Cebren ve hile ile zinada bulunan bir insanin idami, zinayi cemiyette caydirici ciddi bir fonksiyonsa, yani son cozumse onu da yapmak lazim'' diyerek, DSP Tekirdag Milletvekili Fevzi Aytekin'in ''Zinaya idam cezasi verilsin'' onerisine ise destek verdi. Ankara Universitesi Ilahiyat Fakultesi Ogretim Uyesi Prof. Dr. Beyza Bilgin de gunumuzde erkek cocuklarina capkinligin ozendirildigine dikkat cekti. Zinanin din disi, sosyal bir olgu olduguna isaret eden Bilgin, kadinlara, ''Neden zina yapiliyor, arastirin'' cagrisinda bulundu. Bilgin, ''Zina kadina da erkege de cirkin. Ama yapiliyorsa ve cezasi da varsa erkege de, kadina da esit olmali'' dedi.
Dogan HIZLAN
Zina cezasi uzerine yapilan tartismalar, bana ciddi ve hukuki olmaktan cok, ortaoyunlarinda, Musahipzade Celâl oyunlarinda rastladigim mahalle baskinlarini hatirlatiyor.
Ogrendigime gore, tartisma, bir esitlemede odaklaniyormus. Artik zani de (zina yapan erkek) zaniye de (zina yapan kadin) esit hapis cezasina carptirilacakmis.
Antidemokratik bir esitlik uygulamasi. Bana kalirsa ikisine de esit ozgurluk verilsin, zinadan yargilanmasinlar, ask yuzunden de mahpus damlarina dusmesinler.
Ben zina sucunun anlamini idrak edemedigimden, aile kurumunu korumak gibi kimsenin inanmadigi kaygan bir temele oturtulmasinin da suni bir tavir olduguna inandigimdan, cezadan yana degilim.
Zani ve zaniye'yi suclariz ama zina kavramini pek ciddiye aldigimiz sanilmasin. Anlattiklarimizla hayatimizdaki uygulama tam bir celiskiler komedisidir.
Dost, kuma sozleri hangi toplumda var?
Baska konularda, toplumumuzda bu kadar atesli tartismalarin yapildigini pek hatirlamiyorum. Tartismanin yapildigi nahiye, belden asagiysa herkesin bu konuda soyleyecegi bir sozu var.
Ustelik zina cok gorece bir kavramdir. Ekrem Resit - Cemal Resit Rey Kardesler'in Lukus Hayat opereti acisindan bakarsaniz, zina sozunu kullanmak ayip olur.
Duygularin, asklarin, sevgilerin yasayla korunmasini bir turlu anlayamam. Biten sevgileri yasa koruyabilir mi?
Soz gelimi kadin derneklerinin bu konuda bagislayici bir tavir takinmalarini, suc olmaktan cikarmayi savunmalarini beklerim. Yoksa Vasif Ongoren'in Asiye Nasil Kurtulur oyunundaki Asiye'yi kurtarmak icin cene calan insanlara benzerler.
Necati Cumali'nin basyapitlarindan biri olan Mine'yi Atif Yilmaz perdeye aktardi. Zina uzerine dusunce ileri surenlerin bu oyunu okumalarini, bu filmi seyretmelerini isterdim.
Selâhattin Enis'in Zaniyeler kitabini okusaydiniz, lukus hayatla bu terim arasindaki baglantiyi bilirdiniz.
***
DSP Tekirdag milletvekili Fevzi Aytekin, zinaya idam cezasi verilmesini istemis.
Ben daha radikal bir oneride bulunacagim. Nasil hirsizlik yapanin eli kesiliyorsa, zina yapanin da suc isledigi aleti kesilmeli.
Aklini, varligini ona adayan nice Turk erkegi de, zaten bu durumda intihar eder.
Dolayli yoldan, sayin milletvekilinin de arzusu gerceklesir.
Yavuz GOKMEN
Bu asik suratli, ciddi mi ciddi buyuk adamlar beni guldurseler de; aci da cektiriyorlar. Ustelik, bu adamlarin kurbanlari arasindaki asik suratli, ciddi mi ciddi bazi kadinlar bana daha da beter aci cektiriyorlar. Bunlar ya aski hic bilmiyorlar, ya da unutmus gitmisler. Kadinlar, erkeklerle esitlik adli, ozunde sacma bir sav ugruna -cunku kadinlar erkeklerden ustundurler- hemcinslerini yaraliyor, bir kenara atiyorlar. Erkekler imparatorlugunun anli sanli uyeleri de, kadini ezme firsatini her ellerine gecirdiklerinde bu korkunc eylemi basariyla yapiyorlar.
Bu asik suratli, ciddi mi ciddi adamlar ve kadinlar, simdi zina ile ugrasiyorlar; ugrasadursunlar.
Ama, sokaklarda acimasizca dayak atilan gencecik universite ogrencileriyle hic ugrasmiyorlar. Onlardan bir kismi bir firsatini bularak Meclis'e girip pankart acsalar, derdest ederek mahkemeye ve uzun yillar hapse gonderiyorlar. Kendilerinden baska hic ama hicbir sey dusunmuyorlar.
Sanki onlarin cocuklari yok ve cocuklarin, genclerin ''gelecek'' olduklarinin asla farkinda degiller.
Hayatlarinda hicbir zaman bir kadina askla yaklasmayi bilmemis olmalilar. Bir cocugun gulusunde dunyanin en buyuk mutlulugunu bulmayi asla ogrenmemis olmalilar.
Sadece vurmayi, kirmayi, ezmeyi, parcalamayi biliyorlar.
* * *
Turkiye Buyuk Millet Meclisi'nde oturuyor ve asik suratli, ciddi yasalari arka arkaya cikariyorlar. Ama bunlarin icerisinde ulkenin temel sorunlariyla ilgili hemen hicbir sey yok. Bunlarin icerisinde insan haklarina, ozgurluklere, demokrasiye ve ulkenin demokratik olarak yeniden yapilanmasina yonelik hic ama hicbir sey yok.
Sadece ve sadece insanlari ezmek, onlari polisin eline vermek, insanlara potansiyel suclu muamelesi yapmak ugruna yasalar yapiyorlar. Insanlarin savasmasini tesvik ediyor, ama sevismelerini yasakliyorlar.
Bu cagda, zinanin sadece bosanma sebebi sayilmasi gerektiginden de habersizler. Cunku zinanin suc olmasinin temelinde aileye nesebi belirsiz cocuk ithalinin engellenmesinin yattigindan da haberleri yok. Bunlar bilmiyorlar ki, zina halinde yakalanmis bir kadin ve erkek eger bu sevismenin anal yoldan oldugunu ispat ederlerse zina sucu olusmuyor.
Ve bu cagda, aileye nesebi belirsiz cocuk ithali bilim ve teknolojinin ilerlemesi sayesinde asla mumkun degil.
Ve zinanin suc olarak kovusturulmasi, kadinlarda tamiri imkânsiz yaralar aciyor. Ama bu onlarin umurlarinda bile degil.
* * *
Artik zinanin suc olmaktan cikarilmasinin zamanidir; cunku Turkiye'nin cagdaslasmasinin zamanidir. Cagdasligin temelinde de ozgur ve bagimsiz sevgi yatmaktadir.
Avrupa Birligi'ne verilen alti aylik sureyi, aslinda cagdaslasmak icin kendi kendimize verdik. Hic olmazsa bunun bilincinde olsaydik.
Ve madem bu kadar ciddi adamlariz, ciddi islerle ugrassaydik.
Ve buna, kafalarimizdaki zincirleri kirarak baslasaydik.
Yazara Email N.Gureli@milliyet.com.tr
Feminizme farkli yaklasimi ile dikkat ceken ve kendine buyuk bir okur kitlesi yaratan Duygu Asena'nin yeni kitabi Aynada Ask Vardi kisa surede cok satanlar listesine girdi. Bir onceki kitabinda Aslinda Ask da Yok diyen yazar bu kitabiyla aski yeniden kesfediyor ve Cumhuriyet'in farkli kusaklarindan uc kadinin aska bakis acisini ve yasayisini anlatiyor.
Bir onceki kitabinizda Aslinda Ask da Yok demistiniz. Yeni romaniniz Aynada Ask Vardi ile aski yeniden kabul ediyorsunuz. Bu donusum nasil oldu?
Ilk romanlarimdan sonra sunu kesfettim ki, gercekten yogun bir seyler yasaniyor. Ben o zamanlar sunu dusunuyordum: Madem ki ask var, asik oldugumuz o adamlar askti, su anda neden yok oldular? Sonradan onlari tekrar gordugumde ne heyecanlaniyorum, ne de beraber olmak istiyorum. Peki o zaman duydugum o heyecanlar, o arzular, o sehvet neydi?
Simdi yasaya yasaya goruyorum ki, ben o duygulari yasiyorum. Bir suru insan icinden birine farkli bir takim seyler duyuyoruz. Hatta belki de en iyisine bile degil. Bana oyle geliyor ki bu bir ihtiyac ve biz bunlari gercekten duyuyoruz. Fakat biraz kendimizi aldatiyoruz. Gormek istediklerimizi o kisiye yansitiyoruz, bizim tarzimiz olmadigi halde ona kendimizi inandiriyoruz. Tanidikca da o gormek istediklerimizle uzaktan yakindan hic ilgisinin olmadigini anliyoruz ve kavga kiyamet iliskimizi bitiriyoruz. O zaman o ask aynada var. Aynayi ben oraya koydum ki, kendi kendimizi kandirdigimizi gorelim diye.
Aski aynaya mi hapsediyoruz?
Tabii. O kisilik onemli, asik oldugunu sandigin kisiligin hic onemi yok. Aynada kendi yarattigin aski goruyorsun. Duygular ve onun seni mutlu etmesi onemli. Yani kendin onemlisin.
Kitaptaki kahramanlardan biri asik olma durumunu freni patlamis bir otomobil gibi olmaya benzetiyor. Peki siz nasil tanimliyorsunuz aski?
Ben kendi ozelimde oyle tanimliyorum. Yakaladigini sandigin andan itibaren dolu dizgin git, sonunu hic dusunme. Ben asklari bir son dusunerek yasamayi cok yanlis buluyorum. Ama diger kadinlar icin tavsiyem, ozen gostersinler, uzamasi icin calissinlar. Dogalligini ortaya dokme, cunku asklar gizem istiyor, yapmacilik istiyor. Cok kendini verirsen karsi taraf kasiliyor, bir taraf asik olur diger taraf aci ceker. Ben de bunlari derim ama yapamam.
Aski yasama bicimlerimiz zamanla degisiyor mu?
Kitapta anlatilan birinci kusak kadin asagi yukari boyle yasamis aski. Cumhuriyetin ilk kusak kadini o. Mucadele gucu yok. Hep katlanma ogretilmis onlara. Orta kusak ulan benim kusagim. O daha ozgur. Dusunerek haraket etmis, daha modern olma cabasi icinde. Benim asil yazmakta zorlandigim son kusak. Yani bugunun genc kizlari. Cunku kafalari cok karisik. Aski istedigi gibi yasama ozgurlugu var ama mutlu degil. Savasma gucu yok. Kendini birakmis. Savasmayi farkli seylerde algiliyor. Arkadasinin getirdigi uyusturucuyu icmeyi ozgurluk zannediyor. Akli basindaysa sonra bundan vazgeciyor. Butun kusagi boyle tarif edemeyiz ama bir bolumu boyle. Benim cok genc arkadasim var. Onlari inanilmaz mutlu sanirdim, eger konusmasaydim. Benim donemimden bile mutsuz ve tatminsizler. Ne yaptiklarini soruyorsunuz, aldiginiz cevap, sabaha kadar bilgisayar basinda oturup 'chat yaptim' oluyor. Sevdigin erkekle seks yasamin nasil diye bir soruya cok sasiriyorlar mesela.
Ilk yazdiginiz kitaplarla feminist olarak tanindiniz. Kendinizi bugun icin nasil goruyorsunuz?
Ben kendimi kesinlikle feminizmin bayraktari olarak gormedim. Ama biraz ise yaradim galiba. Kadinin Adi Yok'tan sonra bir suru sey tartisilmaya baslandi. Ama benim aram hic bir zaman ne radikal feministlerle, ne de ev kadinlariyla iyi oldu. Fakat genis bir kitle ne dedigimi anladi ve ayni noktada kalabildim. Cunku ben dogrulari soyluyordum, asiri uclara kacmiyordum. Dedikleri gibi feminizm erkek dusmanligi degildir ve ben hic degilim. Butun bunlar bilindi artik. Bu noktada ben kendimi mutlu goruyorum.
Surekli kadinlari anlatiyorsunuz
Tabii. Buna kadinlarin ihtiyaci var. Kitaplarim neden cok satiyor? Cunku kadinlar yazdiklarimda kendi hayatlarini buluyorlar. Ben basit seyler anlatiyorum aslinda. Kadinlarin hayatlarinda olan seyleri. Bunlari yazdigim icin feminist olarak taninmaktan katiyyen bir sikayetim yok. Ama feminizmin tanimini artik bilsinler istiyorum. Kadin kadin gibi olmali. Ben feministsem eger hic bir zaman erkek gibi olmadim. Feminizmi kadinin erkek gibi olmasi olarak algiliyorlar. Hayir. Bu farkliliktir zaten aslari yaratan, guzellikleri kilan. Toplum icinde esitlik benim istedigim. Fizyolojide esitlik olmaz ki.
Benim aram hic bir zaman ne radikal feministlerle, ne
de ev kadinlariyla iyi oldu. Fakat genis bir kitle ne dedigimi anladi ve
ayni noktada kalabildim.
Uluslararasi Calisma Orgutu (ILO) tarafindan yayinlanan ''Engellerin Yikilmasi: Yonetimde Kadinlar'' baslikli raporda, Turkiye'de isgucu icinde kadinin payi yuzde 30 olarak aciklandi. Raporda, Turk kadininin yonetici kademedeki oraninin ise yuzde 10 oldugu belirtildi.
Uluslararasi Calisma Orgutu (ILO), kuresel duzeyde kadinlarin calisma hayati kosullarinda olumlu yonde gelismeler gorulmesine karsin, cinsiyet ayrimciliginin hala goruldugunu bildirdi. ILO tarafindan yayinlanan ''Engellerin Yikilmasi: Yonetimde Kadinlar'' konulu raporda, Turkiye'de toplam isgucu icinde kadinlarin oraninin yuzde 30 oldugu, buna karsilik yonetici kademesinde bu oranin yuzde 10'a dustugu vurgulandi.
Raporda, kuresel duzeyde egitim goren kadinlar ile calisma hayatina atilan kadinlarin sayisinda son yillarda hizli artis gorulmesine karsin, cesitli kurulus, firmalarin onyargisi, tutum ve davranislar nedeniyle, ust duzey yonetim kadrosuna ulasan kadin sayisinin oldukca az oldugu kaydedildi.
Calisma hayatinda yonetim ve profesyonel kadrolar arasinda karsilasilan cinsiyet ayrimciliginin azalmasina karsin, kadinlarin kamu ve ozel kuruluslar ile siyasi hayatta ust duzey yonetici kadrolara gelmesinin engellendigi, bu tur yerlere ulassa bile erkeklere gore daha az ucret aldiklari ifade edildi.
EVRENSEL OLGU
Kuresel duzeyde, kamu ve ozel kuruluslarin yonetim orta kademesine gelen kadinlarin sayisinda artis gorulmekle beraber, bu oranin hala yuzde 2-3'lerde kaldigina dikkat cekilen raporda, ''Kadinlarin, onemli, buyuk ozel ve kamu kuruluslarin ust duzey yonetim kademesine ulasamamalari, hemen hemen evrensel bir olgudur'' denildi.
Raporda, calisma hayatinda yer alan kadinlarin, genellikle saglik, otel, gida gibi sanayilerde yogunlastigi belirtildi.
Turkiye'de 1994-1995 yillarinda kadinlarin calisan kesim icindeki oranin yuzde 30'larda kaldigina isaret edilen raporda, yonetim kademesinde yer alan kadinlarin oranin da yuzde 10'larda kaldigi kaydedildi.
Fortune dergisince gecen yil belirlenen ABD'nin en buyuk 500 firmasi arasinda, ust duzey yonetim kademesine ulasan kadin oraninin yuzde 2.4 olmasina karsin, ancak yuzde 1.9'nun yuksek ucret alabildigine dikkat cekilen raporda, ABD'de calisan kadinlar icinde orta ve alt duzey yonetim kademesinde olanlarin oraninin yuzde 46, Kanada'da ise yuzde 42 oldugu ifade edildi.
DUSUK UCRET
Raporda, ABD'de basin kuruluslarinda yonetim kademesinde bulunan kadinlarin ayni duzeyde bulunan erkeklerin aldigi ucretin yuzde 68 oraninda gelir elde ettikleri belirtildi.
Japonya'da 1970 yilindan bu yana, kucuk ve orta buyuklukteki firmalarda direktor olarak gorev yapan kadinlarin oraninin yuzde 9'dan yuzde 13'e ciktigi anlyatilan raporda, 1950'den 1990 yilina kadar yuzde 86 artmasina karsin, onemli firmalarin ust duzey yonetici oraninin ancak yuzde 1 oraninda arttigina dikkat cekildi.
Raporda, Ingiltere'de gecen yil 300 firma arasinda yapilan arastirmada, yonetim kurullarinda yer alanlarin ancak yuzde 3'nun kadin oldugu ortaya cikti.
Ingiltere'de yapilan bir baska arastirmanin, Financial Times gazetesinin FTSE-100 endeksinde yer alan 100 firma arasinda kadinlarin ancak 4'unun yonetim kademesinde, yuzde 2'sinin de ust duzey yonetimde yer aldigini ortaya koydugu belirtildi.
Almanya'da 1995 yilinda 70 bin buyuk firma arasinda yapilan arastirmanin yonetim kadrosunda, kadinlarin ancak yuzde 3 oraninda temsil edildigini ortaya koydugu kaydedilen raporda, Fransa'da 1982 yilina oranla 1990 yilinda ust duzey kademede gorev yapan kadin yoneticilerinin oranin dustugu ifade edildi. Bu ulkede 1982 yilinda yuzde 15 olan ust duzey kadin yonetici orani 1990 yilinda yuzde 13'e geriledi.