|
H |
KONULAR [ GİRİŞ ] [ ARABESK NEDİR ? ] [ ARAP
MÜZİĞİ ] [ ARABESK
İLE ARAP MÜZİĞİNİN KARŞILAŞTIRILMASI ] |
GELELİM
ARABESK KÜLTÜR NEDİR ? DOĞUŞU VE GELİŞİMİ
Evet
nedir bu arabesk müziği, neye yarar, neye zarar hepsini
inceleyelim. Türk Halkı Kurtuluş Savaşı' nı yapmış ve
muzaffer olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu yıkılmış yerine
Cumhuriyet ile yönetilen gencecik Türkiye Cumhuriyeti
kurulmuştur. Muaassır medeniyetlere ulaşmak için Önderimiz
Atatürk ve silah arkadaşları tarafından bir dizi inkılâplar
gerçekleştirilmiştir. Bu inkılâpların bazılarının
gelişimi hızlı bazıların ise yavaş yavaş olmuştur. Türk
Halkı sanayi ile haşır neşir olmaya başlamıştır. İlk
zamanlar Devletin bizzat kendisinin yaptığı sanayileşme
hareketleri daha sonra özel teşebbüslere de ön ayak
olmuştur.( Tabi o dönemler de kısıtlı olarak )
Genç nüfus uzun süren savaşlar nedeni ile çok azalmıştır.
O dönemler hatta nüfusun artması için kampanyalar
düzenlenmiştir. Sanayi ve ticarette yapılan değişikler kısa
zamanda kendisini göstermiştir. Özel teşebbüsler yavaşta
olsa artmaya başlamıştır. Kentleşme kavramı ortaya
çıkmıştır. Ülkenin bir çok yeri kasaba görünümündeydi.
Ülkeye tarım ekonomisi hakimdi. Atatürk' ün ölümü ile
yerine İsmet İnönü Cumhurbaşkanı olmuştur. Ferdiyetçi
teşebbüsle bu devrede azalmıştır. Daha sonra 2'li partili
yıllara geçince ister istemez siyasette yavaş yavaş popülist
politikalarda başlamış, hatta acımasız rekabetler olmamış
değildir. Daha sonra Demokrat Parti uzun süren CHP
yönetiminden görevi almıştır. Bu devirde Özel teşebbüsler
ile birlikte Kentleşme artmıştır. Gelir dağılımı ve
hayatın gereçleri için gerekli ve ya gereksiz olanakları
büyük şehirlere yağmıştır. Şehire gidip zengin olanların
sayısı artmış, git gide küçülen tarım topraklarının
payı ister istemez insanları göçe zorlamıştır. Çünkü
miras kalan topraklardan elde edilen tarım geliri yaşamı idame
ettirmeye yetmemeye başlamıştır.
Ülkenin doğusu zaten feodal bir yapıdadır. Buradaki tarım
alanları ağaların elindedir. Doğu Karadeniz de ise zaten
kısıtlı tarım alanları vardır. Bunlarda paylaşılınca
gelirler daha da küçülmüştür. O devirde zaten herkes modern
tarım yapacak araçları almakta zorlanıyordu. Sanayi kentlere
yayılmıştır. Özellikle Marmara bölgesine. Artık taşı
toprağı altın olan şehirlere göç zamanı gelmiştir. Bu
arada göçlerin sebeplerine kan davaları, kız kaçırma vb.
toplumsal olaylarda ekleyebiliriz. Diyeceksiniz ki bunları neden
anlatıyorsunuz ?
Bunları anlatıyorum; Arabesk Müziğinin hangi zeminlerde
doğduğunu bilmeniz için . Artık dünün taşralısı,
köylüsü artık şehirli olmuştur. İşte bütün meseleler
burada başlamıştır. Göçen halkın çoğu şehirli
olamamıştır. Şehirdeki yaşam ve kültürel yapıya adapte
olma savaş haline gelmiştir. Öyle farklılıklar olmuştur ki
yaşamın her yönüne yansımıştır. Göçen halkımız daha
muhafazakar bir yapıya sahiptir. Şehirdeki gerek giyim
kuşamdan yemek kültürüne kadar bir takım farklılıklar
karşısında zorlanmalar olmuştur. Varlık ailelerden
göçenler yeni yapılarda kısa sürede kent yaşamına ayak
uydurmuşlardır. Varlıklı olmayan ve umut peşinde göçenler
ise kentin sınırların gecekondu denilen yeni yerleşim
bölgeleri oluşturmuşlardır.
90' lı yıllarda ise bu deyim kendini varoş olarak
değiştirmiştir. Gecekonduda yaşam zordur. Belediye
hizmetlerinden yeteri kadar faydalanamayan halkımızı daha da
zor yaşam beklemektedir. Yuvaları bazen yıkılmıştır. Bazen
politik çıkarlar uğruna tapular verilmiştir. Ama buradaki
nüfus git gide artmaktadır. Kent nüfusunun yarısını
geçmiştir. Uyanık politikacılar oy uğruna tapu ve vaatler
vererek buralarda yaşayan halkı kent yaşantısını daha da
talep edilen hale getirmişlerdir. Ama madalyonun yüzü böyle
değildir. Sanayileşme nüfus ile ile aynı oranda
artmamaktadır. İşsizlik maddi gücün yetersizliği buradaki
halk da hayal kırıklığı yaşatmıştır. Kentleşme
süresince düzensiz yapılaşma beraberinde kültürel
yozlaşmayı da getirmiştir. Buna birde sağlıksız ve yetersiz
eğitim politikaları ve hizmetleri de eklenince Büyük kente
göçen halkı tamamen yıpratmıştır. Artık ekmek aslanın
ağzında değil midesine kadar inmiş.
Bu arada ülkemizde bir çok siyasi oyunlarda yaşanmaktadır.
Ülkemiz insanları siyasi oyunlar ile birbirlerine
kırdırılmışlardır. Anlayacağınız acılar üzüntüler en
çok bu halkımızı etkilemiştir. 70' li yılları bu şekilde
atlatmaya çalışırken 80' li yıllarda özel teşebbüsler
için çok iyi olan serbest piyasa ekonomisine geçilmiştir.
Artık Türkiye yeni zenginlere merhaba diyecektir. Kısa yoldan
para kazanma hırsı popüler olmuştu. Zengin olmak için her
şeyin mübah olduğu eski ideallerin bittiği bir dönem
başlamıştır. 80 öncesinin gerek ekonomik gerekse kültürel
olarak ezilen halkın artık para ile gücü eline alma
zamanıdır. Öyle bir hale gelmiştir paranın yansıra
kalabalık aile ortamı kiralık adamlar ile gayri meşru
olayların meşrulaşmaya yoğun bir şekilde başladığı
zamandır. Arabesk müziğin en atakta en revaçta olduğu
yıllardır. Artık arabesk müzik kendi içinde versiyonlar
çıkarmıştır. Bazıları Arabesk, fantezi, taverna vb.
Gelelim 90' lı yıllara büyük kentlere göçen halkın
bazıları artık köşeyi dönmüşlerdir. Bazıları ise Ferdi
Babanın dediği gibi" Köyüne Geri Dönmüşlerdir" .
Türkiye tarihinin en büyük yozlaşmasını yaşamaya
başlamıştır. Bunun yanı sıra yine Türkiye' de
yozlaşmanın yanısıra büyük başarılarda yaşanmaya
başlamıştır. Gelişim ve değişimin çok yoğun
yaşandığı yıllardır. Popülizm doruğa çıkmıştır. Kim
sanatçı kim sanatçı değil tartışmasının yoğun
başladığı yıllardır. Müzikte Türkiye patlama
yaşamıştır. Her gün çikletten çıkar gibi şarkıcılar
çıkmaya başlamıştır. Artık gecekondular gelişmiş birer
yerleşim merkezlerine haline gelmiştir. Artık gecekondu değil
varoş kavramı yerleşmiştir. Arabesk müzik ise varoş
müziği olarak adlandırılmıştır. Tabi arabesk müzikte de
yozlaşmalar başlamıştır.
Müzikten ziyade sanatçılardan kaynaklanan bir yozlaşmadır.
Sanatından ziyade TV' lerde ki reklamlardan veya orada burada
basılanlar yok onla yaşayanlar yok onla çıkanlar yok şu
şunu yaptı kimin eli kimin cebinde gibi paparaziliğin
getirdiği bir yozlaşma. Kalıcı eser bırakanların sayısı
çok azalmıştır. Arabesk müziği gördüğünüz gibi
incelerken arabesk kültürü de incelemiş olduk. İlk başta
dediğim gibi Arabesk Müzik Arabesk Kültürden doğmuştur.
1950' li yıllardan günümüze kadar ülkemiz insanlarının bir
çoğunun geçirdiği evrimden doğmuş ve gelişmiştir. Bu
öylesine bir kültürdür ki sadece müziğe değil etki
etmemiş bir yaşam tarzı haline gelmiştir.
Arabesk diziler, arabesk filimler, arabesk yaşantı, arabesk
söylemler... Anlayacağınız toplumumuzun büyük bir kesitinin
aynasıdır. Bazı Entelektüel olduğunu söyleyen insanlar
arabesk kültürü aşağılarken hiç toplumumuzu
düşünmüyorlar mı acaba. Galiba onlar uzaydan geldi diyorum
ben. Arabesk kültürün içinde hep hayatın acılı ve elim
yönleri yok. Arabesk kültürün içinde hala devam eden bir
dönem insanımızın yaşam mücadelesi ve bu mücadelenin
ruhunu yansıtmaktadır.